14 şubata dair...


.

"Graham Bell mucidi olduğu ilk telefon hattını sevgilisinin evine çeker.
Zaten muhteremin derdi keşif yaparak tarihe geçmek değil, sevgilisinin sesini duymaktır!..
Her telefon açışta sevgilisinin adını söylemek zordur.
Çünkü oldukça uzun bir adı vardır kadının: "Alessandra Lolita Oswaldo"
Graham Bell zamanla, kadının adının ilk hecelerini söylemeye başlar: " Ale Lol Os"...
Ve bu söylem bir süre sonra daha da kısalor: "Alo"... Sunay Akın.

Ancak bir süre kısa adı ile "Alo" sevgilisi Graham Bell`in telefonun gelişime ayırdığı zamanı kendisine ayırmadığından yakınıp onu tekeder. İlk zamanlar Graham Bell telefonun zili çaldığında sevgilisinin aradığını bildiği için telefonu alo diye açmaya alışmıştır. Yaşlı Bell, sevgilisinin bir gün onu arayacağı umuduyla telefonun başından hiç ayrılmaz. Telefon bir süre sonra yayılmaya, birçok kişi tarafında kullanılmaya başlanmıştır.

Graham Bell'i artık başka kişiler de arıyordur. Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradığını sanarak "Alo" diyerek açınca hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell'in anısına saygı olarak "Alo" demeye başlar.
İşte günümüzde her telefona alo deyişimizin hikayesi.

Aşk nelere kadir.
"Alo" aşkın diyetidir efendim. Mucitin sevgilisini anmadıkça kendi sevgilinizin adını söylemezsiniz.
Bu alışkanlık artık farkında olmadığınız bir zorunluluk olarak girmiştir sizin telefon konuşmalarınıza.
Alo demezseniz, anlamasanızda bir şeylerin eksik kaldığını hissedersiniz.


Beni sana bağlayan sürekli peşinde olmamı saylayan cihazın mucidine saygılarımla...

Kış günü Yaz gibi Oda


.

Az daha yakalanıyodum...


Bu bloğu ilerde okuman gerekiyo mesela okul bitince ama ikimzde biliyoruz daha önce okuyacağını okulun ilerledi yarım dönem kadar ve ikimizde hayal ettiğimiz gibi bi başlangıç olmadığının farkındayız :) ders açısından tabiki..
bu okul başladığından beri verdiğimiz görüşme aralarının en uzunuyla karşı karşıyayız o güzel yılbaşından sonra aylardan geldi Şubat Graham Bell gününe az kaldığı vakitler.. :)

Geçen sene az önce gibi o an ki sevgim şu anki sevgim yanında dağda bir kum tanesi..

Tabi sevgim gibi artan bazı şeylerde oldu misal kıskançlık gibi misal özlem gibi.. bazıları seni çıldırtıyor olabilir ama napim böle duramıyorum yaa kıskanıyorum ya rafet bu saçma şeyide söleme diyorum ama napim duuu raaa mııı yooo rummm.


19 şubatta görüşcez umarım .. :)

Sevgilinin Uzakta Okuması Part:1


.

Bir başucu kitabı yapma niyetinde değilim amacım iç dökmek benim gibi bi durumu olanlarla hayatımı paylaşmak... aslında tamamen dertleşmek... açık sözlü olmakta fayda var dimi daha ilk cümleden.


İlk olarak bir sevgilim var çok sevdiğim fakat benden uzakta ıspartalarda okumakta .. evet içinizden "yürümücek olum ozaman eski sevgili demeye alıştır kendini" dediğinizi duyar gibi oldum ve size klavyenin yanından hareket çekiyorum itinayla bakınız...

Çok seviyorum ve sizde seviyosanız hansel ile gratelin ekmek kırıntılarını takip edin, edin ki masalınız mutlu sonla bitsin :)

İlk Ekmek kırıntısı;

1- İlk hafta yanına gidin :

Zordur ilk haftalar sevgilimde böyle bir evreden geçti aslında şanslıyım bu yazıları anca ben gösterince okuyacak pek blog okuyan biri değil sevdiceğim facede paylaşırsam anca ve bu paylaşma baya bir uzun zaman alacak :)

Isparta jeofizikte kendileri oda misafirhanezedelerden inanmaz belki ama ondan çok zorlandım o öle üzgünken ben katkat fazlası üzülüyorum bu konuda çok ciddiyim çok aşığım ona ilk kuralı yerine getirdim yanında gittim 7buçuk saat bursadan ısparta aslında haritadan bile bakmadan gittim otobüsten indim kocaman gülen bir surat sımsıcak oldum o an bi o anı hatırlıyorum sonra bant kopuyor ve sarılırken kokusunu içime çektiğim ana ışınlanıyorum. Bunu yapın yanına gidin yalnız kalmamalı o sizin sevgiliniz herşeyiniz uzaktaki sevgiliniz eğer herşeyiniz değilse zaten uzakta sevginiz.


"Zor Günler"

Sadece sevgili için mi zor geçecek sanıyorsunuz, o zaman yanılıyorsunuz benim için en zoru ilk günlerdi herhalde, kıskanç biri olmam resmen katalizör etkisi gösterdi. beynimde binlerce komplo teorileri yeni tanışacağı insanlar daha hayatına girmeden başlattığı tedirginlik, Onlara uyarsa ya unutursa düşüncesi, kendinizle kavgalarınız, başınızla başbaşa kalışlarınız, arkadaşlarınız olum uzaktan nası olcak söylemlerine cevap verme çabanız,

"Sanane lan"

da diyemiyonuz kibarız ya,

Bu yazdıklarımı bi checklist olarak düşünsek daha iyi olacak galiba,

Neyse ilk kırıntı diğer kırıntı için bi ipucu...

Ranger maçına geri sayım...


.

Heyecan hat safhada maçın başlamasına sayılı dakikalar var..


Evet bir BURSASPOR taraftarıyım zordur bir anadolu takımını tutmak sabır gerektirir. Şampiyonlar liginde Türkiyeyi temsil eden tek takım olup manşet olamamaktır. İlk maç yenilince herkesin ekmeğine yağ sürmektir. Ama güzel şeydir, Dostluk vardır, Her maç yensende yenilsende takımının arkasında olabilmek vardır.

Şimdi düşünüyorumda aynı stadda ikinci lig maçlarını seyreden bir taraftar olarak Şampiyonlar ligi seremonisini bile görmek gözlerimin dolmasına yeter bir sebep, ilk maçtan anladık sadece taraftarda heyecan olmadığını:)

Umarım saatler sonra maçtan galip gelen taraf oluruz ama olmasada olur,

Nede olsa " Yenilsende yensende taraftarız senle iyi günde kötü günde seninle birlikte "


Kıskançlık Damarlarımda


.

Gün geçtikçe kendimi yetişkin görürdüm yanılmışım hep yeni tatlar tatmaya devam hayatta, hiç aşık olmamıştım haliyle bünyemde mevcut olan bir kıskançlık hastalığı daha gün yüzüne çıkmamıştı. Kuluçka süresi bu bünyede 22 yılı deviren inatçı hastalık sonunda evre atladı ve gün yüzüne çıkmış bulunmakta.

Aşık oldum hemde çok oda bana aşık oldu süper bişi, süper bi duygu

Bağlandım çok oda bağlandı bana buda süper bişi,

Kıskandım çok çok yaa

Eskilerde kulaımda eskimiş mp3 kulaklığı ellerim cebimde heykelin alt geçitlerinde sesimin güzel çıktığı altgeçit aküstiği eşliğinde öylesine söylediğim şarkı beni anlatır oldu şu sıralar,

"Bir gün daha bitti önümde
Günler gelir geçer ve antibiyotikler
Kimim ben? Bügün ne günlerden?
40derece yüksek ateş ve kıskançlık
Bu zayıflık anında,bir aşkın komasında
Kıskançlık aktıgında durmaksızın damarlarımda
Sen ilacımsın,susuz yuttuğum
Bir türlü gitmeyen ne yapsam da boğazımdan"

Bilinmez kıskançlık iyimidir hoşmudur ama bende acaip stres yapıo bu hastalık,




Evrim


.

yalnızlık...

Ne kadar kötü bir şey olduğunu artık yalnız olduğunu hissetmediği zaman anlıyor insan. Gerçekten kötü zamanlar geçirmişim hissi.. sonra amaann neyse geçti gitti umursamazlığı.. sevmek güzel bişeymiş tadından yenmez bir duygu benim için artık..
mutluyum..
mutlu etmek istiyorum..
Aslında tam olarak nası oldu dersek..
Ben bir ormandaydım yol yok patika yok.. sora kader rüzgarı etraftaki taşları yuvarladı birbirine çarptı taşlar kenetlendi belli noktalarda noktaları birleştirdi kader bir yol yaptı.. git dedi bu yoldan içimdeki ses .. uydu sese.. gittim yoldan yolda giderken herşe güzelleşti ağaçlar çiçek açtı hayvanlar çıktı piyasaya meraklı gözlerle baktılar bana, değiştim nedense gülümsemeye başladım sonra, güneş vurdu yüzüme...
Yol bitti bulut geçti güneşin önüne.. karardı birden hava.. karardı içim.. herşe bitti dedim... yol bitti.. son metreler dedim içimden emindim..

evet.. yol bitti..

ama biri vardı yolun sonunda elini uzattı bana bundan sonraki yolunu ben biliyorum der gibi..
gel dedi..
güldüm..
tuttum elinden..
Bırakma dedim..
Bırakmam dedi..

Gelecekteki Sevgiliye Part 2


.


Gelecekteki Sevgiliye Part 2

Selam.. hatırladınmı :)

Bunu yazarken hastayım çok fena göz nezlesi pc ekranına direniyo puslu bi görüntü veriyo beynime kıçıma yediğim iğne sağ tarafımda anlamsız bi ağrı vermekte anla halimi ve sen ordan hade ordan nazlı dedini duyar gibiyim... öleyim... öle de olcam ..

ee nası gidio gelecek açtıkmı pastanemizi şu an çok lazım deli açım tüm kurabiyeleri götürürdüm yanında çikolatalı sütle amma da güzel olurdu ,senin yeter artık sitemlerin eşliğinde kırmızı büyük arkalı koltukta oturudum ben ışık sarı kısık pastalara doğru duran spot ışıkların aydınlatığı koridor, dükkanın önünde ne almaya karar veremeyen bir çift daha hangi filmi seretceklerine bile karar vermemişler.Benim aklım senin vermediğin kurabiyelerin devamında.. senin üstünde tatlı bi önlük başta dalga geçtim ama sonra alıştım üstünde görmeye..

Böyle oluyor dimi hayalim gibi.. Daha az yiyorum umarım:)

Sevgilim belki çok üstüne geliorum Bazı şelerde çok ısrar ettim zamanında ama bilki tamamen kaybetme korkusu kaybetmek istemedim seni hiç yaşamadım daha önce sana beslediğim duygunun bi benzerini bu kadar hayal bu kadar umut beslemedim hiç içimde her şarkıda seni buldum ben sana yazılmış gibi hepsi.. gelecekten gelince hepsi sana yazılcak yine tüm şarkılar...

bi gün yeter diceksin belki benden bu cümleyi bekleme beklemiceksinde biliyosun seni sevdiğimi..

Dükkanı kapa artık bozulmuş pastaları kurabiyeleri at, at ki tadımız kaçmasın midemizi bozmasın eskiler yeni iyidir. Sabah erken kalkar birlikte yaparız sen hamurunu yaparsın ben böğürtlenleri yıkar üstlerine koyarım fırına birlikte atarız kokusu bizi alır götürür hayal bahçemize mutlu oldğumuz yere hiç kopamıcamız yere...

seni seviyorum